ÇMO İstanbul Şubesi’nden Sazlıdere uyarısı: Su havzalarını yapılaşmaya açan tüm projelerden vazgeçilmelidir!
ÇMO İstanbul Şubesi Kanal İstanbul güzergahındaki yapılaşma projelerinin İstanbul’un su havzaları üzerinde geri dönüşsüz zararlara neden olacağını belirterek projelerden vazgeçilmesi çağrısı yaptı.

Fotoğraf: ANKA
ÇMO İstanbul Şubesi Kanal İstanbul güzergahında yapılacak su yolu ve/veya yapılaşma projelerinin İstanbul’un su havzaları ile tarım, orman ve mera alanları üzerinde geri dönüşsüz zararlara neden olacağını belirterek, “İstanbul’un su havzalarını yapılaşmaya açan tüm projelerden vazgeçilmelidir” dedi.
“Mevcut su varlıkları özenle korunmalı”
İstanbul’un içme suyunun elde edildiği barajlardan biri olan Sazlıdere Barajı’nın; ona su taşıyan havzasının içinde TOKİ tarafından yapımına başlanan konut projesi ile gündeme geldiği, akabinde 2022 yılında alınmış ancak yayınlanmamış bir Cumhurbaşkanlığı kararı ile barajın içme suyu amaçlı kullanımının kaldırıldığının öğrenildiği belirtilen açıklamada; “Kullanım amacı tamamen içme suyu elde etmek olan ve 1996 yılında işletmeye alınan Sazlıdere Barajı, İstanbul’un Avrupa Yakasında su temin edilen Terkos ve Büyükçekmece Göllerinden sonra üçüncü büyük rezervuar durumundadır. Sazlıdere Barajı sahip olduğu depolama kapasitesiyle İstanbul’un 15 günlük su ihtiyacını tek başına karşılayabilmektedir.
İstanbul’un artan nüfusu ile birlikte su ihtiyacını kendi il sınırları içinden sağlayamadığı, suyun büyük kısmının yaklaşık 170 km uzaklıktaki Düzce’deki Melen Havzası’ndan taşındığı, ancak Melen Barajı’nın hâlâ tamamlanamadığı düşünüldüğünde İstanbul’un su arz güvenliği açısından tehlikenin çok büyük boyutlara ulaştığı görülmektedir. Yağış rejiminde giderek artacak değişkenlikler ve havza alanlarında yapılaşma ile azalan su toplama kapasitesi de dikkate alındığında, İstanbul’da herhangi bir barajı devreden çıkarmak bir tarafa, mevcut su varlıklarının özenle korunması gerekliliği açıktır” denildi.
Terkos ve Sazlıdere Barajlarından alınan suyun Avcılar, Bağcılar, Gaziosmanpaşa, Güngören, Küçükçekmece, Başakşehir ve Esenyurt ilçelerinin su ihtiyacını karşıladığının altı çizilen açıklamada; bu havzaları etkileyecek her türlü yapılaşma baskısının, bahse konu ilçelerin su arz güvenliğini tehlikeye soktuğu da ifade edildi.
“İstanbul’un yıkımına yol açacak bir rant projesi”
Kanal İstanbul projesinin salt bir su yolu projesinden ibaret olmadığı, kanal güzergahı etrafında oluşturulacak yeni yerleşim alanlarıyla birlikte İstanbul’un yıkımına yol açacak bir rant projesi olduğu vurgulanan açıklamada; “Bilim insanları, TMMOB, diğer meslek örgütleri, ekoloji ve kent örgütleri ile halkın tüm itirazlarına, ÇED olumlu kararının ve imar planı değişikliklerinin iptaline ilişkin yaklaşık 5 yıldır süren tüm davalara rağmen iktidarın Kanal İstanbul ve Yenişehir projesindeki ısrarı devam etmektedir.
Geçtiğimiz aylarda, kanal güzergahındaki kamuya ait arazilerde etaplar halinde yapılaşmanın başlaması ile bu ısrar fiilen görünür ve İstanbul’a zarar verir hale gelmiştir. Öyle ki, Aralık 2024 – Ocak 2025 döneminde, Arnavutköy ilçesi Sazlıbosna mevkiinde TOKİ tarafından toplam 12.309 konut ve 406 dükkân için 17 farklı ihale düzenlenmiş, 3’ü dışında sonuçları yayınlanmış ve Mart-Nisan 2025’te sözleşmeleri imzalanmıştır. Şantiye kurulumu yapılan bu projeler Sazlıdere Havzası mutlak koruma alanı içinde kalmaktadır” denildi.
“Yaşam alanlarına saldırı Kanal İstanbul güzergahındaki yapılaşmayla sürüyor”
İstanbul’un yaşam alanlarına Kuzey Marmara Otoyolu ve İstanbul Havalimanı ile başlayan saldırının, Kanal İstanbul güzergahında yürütülen yapılaşmayla sürdüğü vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Bu projelere devam edilmesi, kanal inşa edilmese bile Sazlıdere Havzasının su toplama kapasitesini azaltacak, kirletecek ve içme suyu kaynağı olarak kullanılamaz hale getirecektir. Kanal İstanbul güzergahında yapılacak su yolu ve/veya yapılaşma projeleri İstanbul’un su havzaları ile tarım, orman ve mera alanları üzerinde geri dönüşsüz zararlara neden olacaktır.”
“Su havzalarındaki yapılaşma Kanal İstanbul güzergahındaki alanlardan ibaret değil”
İstanbul’un su havzaları üzerindeki yapılaşmanın ve kirlilik tehdidinin, sadece Kanal İstanbul güzergahındaki alanlardan ibaret olmadığı ifade edilen açıklamada; “Anadolu Yakasındaki en büyük su varlığı olan Ömerli Havzası da sanayiye açılmak istenmektedir. Çevre Düzeni Planında, Tuzla İlçesi, Tepeören Mahallesinde kurulması planlanan ve Ömerli Barajı uzun mesafeli koruma alanında yer alan yaklaşık 250 hektarlık bir alanın Biyoteknoloji İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (OSB) olarak değiştirilmesine ilişkin kararın yürütmesinin durdurulması ve iptaline ilişkin Odamız tarafından açılan dava sürmektedir. Dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, İstanbul’da yaşayanların bugünü ve yarını için yaşamsal bir öneme sahip olduğundan Ömerli İçmesuyu Havzasının korunması yönündeki kamu yararının, sektör kümelenmesini önceleyen, ekonomik amaçlı bir kamu yararından daha üstün bir kamu yararı olduğu açıkça ifade edilmiştir” denildi.
"Su havzaları mutlak ve koşulsuz olarak korunmalı"
İstanbulluların içme suyu güvenliğinin sağlanması ve kentin ekolojik sistemlerinin devamlılığı için İstanbul’un tüm su havzalarının mutlak ve koşulsuz olarak korunması gerektiği vurgulanan açıklamada; “Anımsatmak isteriz ki, su havzalarını her türlü kirlenmeden ve suların kaybına veya azalmasına yol açacak her türlü faaliyetten korumak, 2560 sayılı Kanunda belirtildiği üzere İSKİ’nin asli görevlerinden biridir. İSKİ’nin üst düzey yöneticileri, kamu personeli olarak kendilerine Kanunla verilen bir görevi yerine getirdikleri için suçlanamazlar! İSKİ yöneticileri hakkında başlatılan hukuki süreci takip ediyor, adil ve hızlı şekilde sonuçlanmasını bekliyoruz.
Çevre Mühendisleri İstanbul Şubesi olarak İstanbul’u ve yaşamın gerekliliği su varlıklarını tehdit eden her türlü girişime karşı mücadeleyi sürdüreceğimizi, Sazlıdere ve Ömerli başta olmak üzere tüm havzalardaki yapılaşma projelerini ve bunlara karşı başlattığımız hukuk mücadelesini ısrarla takip edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunuyor ve yetkililere çağrıda bulunuyoruz: Su havzalarını tehdit eden tüm projelere son verin” ifadelerine yer verildi. (Haber Merkezi)
Evrensel'i Takip Et